* Fotoğraf: Eşber Ayaydın / AA
Reyhanlı ve Niğde saldırısının bağlantısı, olayın üzerinden geçen iki yılın ardından Niğde iddianamesiyle kuruldu. Çünkü Reyhanlı patlamasını planladığı iddia edilen isim, Heysem Topalca'nın adı burada da geçiyor. Ancak Reyhanlı mahkemesi henüz radikal İslamcı örgütlerle bir bağlantı kurulmuş değil.
Aynı şekilde Diyarbakır'da Halkların Demokratik Kongresi (HDP) mitingine yapılan saldırının sorumlusunun IŞİD bağlantılı olduğu iddia edildi ama saldırının emrini verenin kim olduğu belirsiz. Olayla ilgili dava da açılmadı.
Reyhanlı ve Niğde patlamalarıyla ilgili de cezasızlık sözkonusu. Her iki davada da hüküm giyen sanık yok, olayın ardındaki gerçekler kamuoyuyla paylaşılmış değil.
İki dava, iki soruşturma, sıfır ceza
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013’te iki bomba yüklü araç patlatıldı, 52 kişi hayatını kaybetti.
Niğde-Adana otoyolunda 20 Mart 2014’te yol kontrolü yapan güvenlik güçlerine ateş açıldı, bir sivil, bir polis ve bir asker hayatını kaybetti.
HDP'nin Diyarbakır mitinginde 5 Haziran 2015’te bomba patlatıldı, beş kişi öldü. HDP’nin Mersin ve Adana il binalarında da 18 Mayıs 2015’te eşzamanlı bomba patlatıldı. Adana’da üç kişi yaralandı, can kaybı olmadı.
Ve dün Urfa’nın Suruç ilçesinde, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla Suruç'ta Kobanê'ye gitmek üzere Amara Kültür Merkezi'nde basın açıklaması yapanların arasında bomba patlatıldı. En az 32 kişi yaşamını yitirdi. Suruç’taki saldırıyı soruşturması için dört savcı atandı.
Tüm bu saldırıların, Irak Şam İslam Devleti/ İslam Devleti (IŞİD/İD) bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Peki soruşturmalar ne durumda? Failler ve emri verenler yargı önüne çıkarıldı mı? Açılan davalar nasıl yürüyor?
Reyhanlı-Niğde bağlantısı ve "beyaz araç"
Reyhanlı davasında mağdur ailelerin avukatlarından Hatice Can bianet’e yaptığı açıklamada, Niğde ve Reyhanlı davaları arasındaki bağlantıya dikkat çekti.
Niğde davasında istihbarat elemanı olduğu da iddia edilen Heysem Topalca’nın Reyhanlı saldırısıyla bağlantılı olduğunun ileri sürüldüğünü ama iddianamede sorumlu tutulmadığını hatırlattı.
“Reyhanlı davasında etkin soruşturma yapılmadığı çok net. Soruşturma evresi ve savcılık iddianamesi alelacele hazırlanmıştı. Savcı, şu anda tutuklu olan Özcan Şişman’dı. Savcılık, radikal İslamcı örgütlerle ilgili elinde olan bilgileri kullanmadı. Örneğin Heysem Topalca'nın da olayın içinde olduğu söyleniyor ama iddianamede yok. Asıl sanıklara ulaşılmadı, asıl sanıklarla ilgili soruşturma savsaklandı. Niğde dosyasında Heysem Topalca'nın Reyhanlı katliamını planladığı iddia edilirken, Reyhanlı davasında patlamadan Mihraç Ural ve Beşar Esad sorumlu tutuluyor."
Savcı Şişman da tutuklandıktan sonra, “MİT’in saldırıyı önceden bilmesine karşın önlem almadığını” iddia etmişti.
Niğde iddianamesinde ise “bölgedeki tüm örgütlerle bağlantısı bulunan ve ayrıca El Kaide ve El Nusra’ya silah gönderen Heysem Topalca’nın Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olabileceği” yazıyor. Buna göre Topalca, Reyhanlı patlamasına sebep olan beyaz renkli araçların ilçeye götürülüp postane ve belediye önüne yerleştirilmesini sağlayan kişi:
“Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılan araştırmalar sonucunda dosyamıza giren 9 Haziran 2014 tarihli teknik inceleme raporu ekinde bulunan ve açık kaynak olarak tabir edilen internet ortamında bulunan bilgi ve belgelerin derlemesi sonucu ortaya çıkarılan belgelerden, Heysem Topalca’nın Adana’da tesadüfen yakalanan roket başlıkları ile birlikte yakalandığı, Suriye’den Türkiye’ye kaçak yollarla tarihi eser getirip Türkiye’de sattığı, El Kaide ve El Nusra Cephesi’ne sürekli mühimmat temin ettiği, Reyhanlı’da patlama günü kaçak mal yükleyeceğini söyleyerek, postanenin ve Belediyenin önüne beyaz renkli aracın bırakılmasını sağlayan kişi olduğu, Reyhanlı olayını kaçakçıların üzerine yıkmayı amaçladığı…”
Heysem Topalca hakkında, Niğde davasından arama kararı var.
Reyhanlı davası |
Savcı Şişman'ın hazırladığı 110 sayfalık iddianamede, 15'i tutuklu, 11'i tutuksuz, 7'si firari 33 sanık; beşi çocuk 52 kişiyi öldürmek, 130 kişiyi öldürmeye teşebbüs, 25 kişiyi yaralamakla suçlandı. Mihraç Ural'ın eylemi planladığı, Nasır Eskiocak'ın saldırıyı düzenlediği iddia ediliyor. 17 sanık hakkında 53'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 3 bin 597'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sanıkların, "Devletin bağımsızlığını zayıflatma ve birliğini bozmaya yönelik vahim nitelikte, ses getirecek, toplumu sarsacak eylem gerçekleştirmek amacıyla planlama yaptıkları, planı uyguladıkları, buna göre öncelikle eylem planlamasında bilerek ve isteyerek yer aldıkları" (TCK madde 302) iddia ediliyor. Dava üç kez kent değiştirdikten sonra, üçüncü duruşması 6 Şubat’ta Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Niğde saldırısı davasının dosyasının Ankara’ya getirtilmesine karar verdi. Ayrıca, Milli İstihbarat Teşkilatı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire Başkanlığına ve Jandarma İstihbarat'a olay öncesi istihbarat gelip gelmediğinin sorulmasına karar verildi. Kararda Topalca’nın adı da yer aldı: “Heysem Topalca isimli şahısla ilgili Yayladağ Emniyet Müdürlüğü, Yayladağ İlçe Jandarma Komutanlığı ve Hatay MİT Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkerelerin akıbetlerinin sorulmasına…” 8 Mayıs’taki dördüncü duruşmada MİT, Emniyet ve Jandarma İstihbarat patlamaya ilişkin cevap yazısı gönderdi. Jandarma, ellerinde bilginin olmadığını iletti. Emniyet İstihbarat yazısında, “Suriye’den gelen ihbar üzerine, saldırının olduğu tarihten iki gün önce bölgedeki MİT unsurları, yapılacak eylemle ilgili bilgilendirildi” dedi. Emniyet, saldırıyı gerçekleştirecek kişilere, saldırıda kullanılacak araçlara ve hedef yerlere (Antep, Niğde ve Ankara) dair bilgilerin MİT’e gönderilen notta ayrıntılı olarak yer aldığını bildirdi. MİT’in mahkemeye gönderdiği yazıda ise Emniyet’ten bilgi geldiği doğrulandı, "o dönem gerekli çalışmaların başlatıldığı” ifadesine yer verildi. MİT’in gönderdiği belgelerin büyük bölümü eylemcilerin kendi aralarındaki konuşmalarını içeren tape’lerden, Suriye’den yapılan ihbar telefonunun dökümünden, şüphelilerin kimlik bilgileri ile fotoğraflarının yer aldığı eklerden oluştu. 10 Temmuz’daki son duruşmada ise mahkeme, savcı Özcan Şişman hakkında idari veya adlı soruşturma olup olmadığının Adalet Bakanlığı’na sorulmasına, eğer hakkında adli veya idari soruşturma dosyası varsa onaylı örneklerinin istenmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 23 Ekim 2015’te. |
Niğde davası |
Niğde Ulukışla’da 20 Mart 2014'te yol kontrolü sırasında Jandarma Astsubay Üstçavuş Adil Kozanoğlu ile polis memuru Adem Çoban'ı öldürüp yedi asker ve yolcu otobüsündeki bir kişiyi de yaraladıktan sonra gasp ettikleri kamyonun şoförü Turan Yaşar'ı da öldürerek kaçan Benjamin Xu, Çendrim Ramadani ile Muhammed Zakiri yakalanarak tutuklandı. Haklarında “Anayasayı ihlal, 6136 sayılı yasaya muhalefet, kamu görevlisini kasten öldürme, yakalanmamak amacıyla kasten öldürme, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kamu görevlisini kasten öldürmeye teşebbüs, patlayıcı madde bulundurmak, nitelikli yağma ve kasten yaralama” suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası isteniyor. Niğde'de cezaevinde bulunan tutuklu sanıklardan Fuad Mösimov, “silahlı örgüte üye olmak ve resmi belgede sahtecilik”, Heysem Topalca ile İsmayılov Qosqar “silahlı örgüte üye olmak”, Türkiyeli sanıklar M.A, K.Ö, H.Y, K.Y. ve A.Y. de örgüte yardım etmekle suçlanıyor. Ankara’da tutuklu sanıklar Almanya vatandaşı Xu, İsviçre vatandaşı Ramadani ile Makedonya vatandaşı Zakiri duruşmalarda telekonferansla yapılan bağlantıda sorulan soruları cevaplamıyor, konuşmuyorlar. M.A.’nın avukatı Tugay Bek, Topalca’nın MİT ve jandarma istihbaratta çalıştığının basında yer aldığını söyleyip her iki kuruma sorulmasını istedi. Mahkeme ise Topalca’nın jandarma ya da MİT ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığının dosya üzerinde değerlendirme yapılmasına karar verip davayı 7 Ekim’e bıraktı. |
Diyarbakır soruşturması |
Antep’te yakalanan ve 9 Haziran’da Sulh Ceza Hakimliği'nce tutuklanan şüpheli O.G. sorgusunda suçu kabul etti. O. G.’nin tutuklanma gerekçesi, “kasten öldürme ve örgüt üyeliği." Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başvurusuyla nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma dosyası için gizlilik kararı verdi. Savcılık, soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi nedeniyle bir muhabir ve bazı kamu görevlileri hakkında da soruşturma açtı. İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, O.G.’nin “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak kaydı olduğu halde, polis tarafından askerlikle ilgili durumunun sorgulanıp serbest bırakılmış olmasıyla ilgili “her durumda polisin bir ihmali olduğunu, UYAP’ta kayıt bulunmamasının da Adalet Bakanlığı’na sorulması gerektiğini” söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu da saldırıda “ihmal iddialarının çok ciddi olduğunu” söyledi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da “saldırının sorumlusu olarak yakalanan O.G.’nin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması gerektiğini” ifade etti, “Devletten destek almayan kimse o saldırıyı yapamazdı” dedi. Demirtaş, “Mersin ve Adana’daki binalarımıza yapılan saldırılar da IŞİD saldırısıydı. Oradaki zanlı da IŞİD’e katılmış, eğitim almış. O saldırılarda hedeflerine ulaşamayınca daha kanlı bir saldırı girişiminde bulundular” diye konuştu. |
(AS)